|
|
|
|
|
 |
|
 |
Hem müzisyen hem oyuncu Keremcem. Şu sıra Elif’te başrol oynuyor. ‘En az bir kez aşık olmak ve yüreğimden çıkan şarkıların olduğu bir albüm isterdim. Dahası oldu... Hayata teşekkürler’ diyor
Artık biliyorsunuzdur onun ismi ayrı ayrı yazılmıyor, Keremcem diye bir çırpıda söyleniyor. O genç kızların hayallerini süslüyor. Hem müzik yapıyor hem de dizilerde oynuyor. 31 yaşındaki Keremcem Dürük Milas’ta evlerinin oturma odasında doğdu. Dört yaş büyük ablasının Beste kardeş istemesi onun dünyaya gelişine belki de sebep oldu. Doğduktan sonra annesi ve babası ismi üzerinde büyük bir tartışma yaşadı. Annesi Cem babası ise Kerem ismini uygun görmüştü. Ortak noktada buluştular ve tek bir isimde birleşildi: Keremcem.
Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra müzik hayatının önemli bir bölümünü işgal etmeye başladı. Seden-Aykut Gürel çiftiyle tanışması kariyerini değiştirecekti. İlk albümünü bu tanışmadan üç ay sonra çıkardı. 2005’te Kerem ile Aslı filminde Pelin Batu ile başrolü paylaştı. Aşk Oyunu adlı dizide oynadı. İki Yabancı dizisinden sonra şu aralar devam eden Elif dizisi için kameraların karşısına geçmeye başladı. Kişisel özelliklerinden biraz bahsedelim: Duygusal biri. Bunu şarkılarından da anlayabiliyoruz. Enerjik ama kendi tanımıyla ‘hoppa tiplerden değil.’ Yavaş yavaş yaşamayı seviyor. Her şeyi hızlı tüketmekten nefret ediyor.
İsminizin öyküsü gerçekten ilginç... Neden anneniz Cem isminde baba da Kerem’de ısrar etmiş?
Cem, babamın ismi. Annem Gülin babama çok aşıkmış. Annem babama ‘Oğlumuz olursa ismini Cem koyalım’ demiş. Babam karşı çıkmış; ‘Olmaz öyle şey! Kerem olsun!’ demiş. Ben dünyaya gelmişim. Kütükte Kerem ve Cem isminin ayrı yazılmasına rağmen annem ne yapmış etmiş nüfus cüzdanıma ikisini bitişik yazdırmış.
Oturma odasında doğmuşsunuz.
Hala ülkemizdeki doğumların büyük kısmı böyle gerçekleşiyor. Ama bizim sebebimiz biraz farklı; o dönemin modası olduğu için annemin gittiği tüm doktorlar doğumun sezaryen olması yönünde karar vermişler. Annemse normal doğum yapma hakkını kullanmış.
Aile bağları sağlam birine benziyorsunuz. Onlarla ilişkiniz nasıldı?
Çocukları için hep en iyisini düşünen, her zaman çocuklarının yanında olan, gerektiğinde arkadaş olabilen ve bana göre nadir bulunan ailelerden birine sahibim.
Uluslararası İlişkiler Bölümü alanında çalışmaktan neden vazgeçtiniz? Müzik sizin için ne ifade ediyordu?
1996’da Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandığımda hayatımda müzik dışında bir sayfa açıldığını düşünmek beni biraz korkuttuysa da korktuğum olmadı. Okul bittiğinde müzik, kafamda ve yüreğimde filizlendiği yerden yeşermeye hatta olgunlaşmaya başlamıştı bile. Ama çok iyi bilirim ki insanın eğitimini tamamlaması ve ne olursa olsun altın bir bileziğe sahip olması gerekiyor. Sorunuzun tam cevabı aslında şu; müzik hep vardı, bir dönem araya uluslararası ilişkiler girdi.
Birisi size ikisinden birini tercih edeceksiniz dese şarkıcılığı mı oyunculuğu mu tercih ederdiniz?
Oyunculuk ve müzik bugüne kadar gayet kardeş kardeş gittiler. İyi anlaşıyorlar, birbirlerine katkıları büyük... Yapabildiğim sürece beraber götürmek isterim. Tabii ki müziğin yeri bende ayrı ama umarım bir tercih yapmam gerekmez çünkü oyunculuk da artık sevdiğim, yeni doğmuş, büyümesini seyrettiğim bebeğim.
Elif dizisinde zengin bir adamı canlandırıyorsunuz. Bu hikayeyi nasıl buldunuz? Biraz klasik değil mi?
Bizim de dileğimiz bir klasik olması... Şaka bir yana bunu klasik mi, değil mi diye yorumlamak yerine belki de olaya şöyle bakmak gerekiyor: Elif’te yaşananların tümü gerçek hayatta da birçok kişinin yaşadığı şeyler. Hayatın içinden sahneler aslında.
Hayatta ne olmak isterdiniz?
Hayatında en azından bir defa aşık olmuş, yüreğinden çıkan şarkıları koyabildiği en az bir albüme sahip bir adam olmak istiyordum. Dahası oldu... Hayata teşekkürler.
Yoğun çalışıyorsunuz. Bu koşuşturmada nefes aldığınız alanlar neler oluyor?
Bugüne kadar çalışmaktan hiç şikayetçi olmadım. Eğer bir gün ‘durmak’ zorunda kalırsam işte bu durumdan şikayetçi olabilirim. Şu anki hislerim bunlar. Tabii ki arada bu yoğun tempodan küçük zamanlar çalıp dinleniyorum. Bunu da ailemle yapmaktan büyük keyif alıyorum. Sağlığıma ve beslenmeme dikkat ediyorum, düzenli spor yapıyorum. Bunlar da beni ayakta tutuyor.
Bir de şu yakışıklılık meselesine değinmek gerekiyor galiba. Hayranlarınız sizi yolda çeviriyor. Kadınların size olan ilgisini nasıl buluyorsunuz? Sizin gibi yakışıklı bir adam ayna karşısına geçip ‘Nne yakışıklıyım’ der mi kendine?
Vallahi ayna karşısında kendime tıraş dahil ancak yedi dakika ayırabiliyorum. Bu arada fırsat bulursam kendime ‘Bugün de çok yakışıklıyım’ der miyim bilmiyorum. Bu tür iltifatları karşıdan duymak daha hoş. Eğer böyle düşünüyorsanız çok teşekkür ederim. Yine kızardım değil mi?
|
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|